Uzunca bir süredir memleketimizdeki her kesimden kişilerin gündeminde olan soru; 2020 yılı nasıl olacak?

Bu işler düzelecek mi? Hareket var ama… gibi bir çok soru herkesin kafasında yer tutuyor. Şahsım adına da çok kez karşılaşıyorum. Dost sohbetlerinde yöneltilen soruların en başında herkesin kafasındaki belirsizlik senaryoları oluyor. Geçmiş 2 seneye baktığımızda ticaret ile uğraşanımızdan profesyonel çalışanlarımıza kadar yaşananlar bugün yoğurt görüldüğünde üflenmesine neden oluyor. Böyle olunca bu hafta ben de fikir vermesi açısından bazı bilgileri paylaşmak istedim. Haliyle genel değerlendirme için köşe yazısı yeterli gelmemekle birlikte genel yorum yaptırabilecek bilgilerle ilerleyelim istiyorum.
İlk tabloda Dünya Bankası’nın 2020 yılı Ocak ayında yayınladığı Global Forecast( Global Öngörüler) raporundan alıntıdır. Bu tabloda ülkelerin ve bölgelerin 2017’den başlayarak 2022 yılına kadar Gayrisafi Yurtiçi Hasılasındaki bir diğer deyişler Ülkelerin Ekonomik büyüklüklerindeki değişiklikleri görebiliriz. Bu tabloda Asya’dan Latin Amerika’ya genel seyri görme şansımız oluyor. Burada ülkeleri birbirleri ile kıyaslarken atlamamız gereken nokta her birinin ekonomik ve demografik yapıları olmalıdır. Yani bizdeki büyüme Meksika ile kıyaslanırsa doğru yorum yaptırırken Almanya ile kıyaslama bizi yanıltacaktır. Ülkemiz gelişmekte olan bir ülke olduğu için ne gelişmiş ülkelerle ne de daha geriden gelen ülkelerle kıyaslanmamalıdır.
Geçtiğimiz sene %2,4 büyüme Dünya genelinde gerçekleşirken malum ülkemiz bu süreci %0 büyüme ile geçmiştir. Özellikle 2 senelik yaşanan sıkıntılı süreçler aslında sadece bizde yaşanan problemlerden kaynaklanmamaktadır. Dünya genelinde ticari anlamda yaşanan resesyon süreci üretim tarafında da bir çok ülkeye direk yansımıştır. Burada farklılık noktası yansıyan ülkelerin yapılarına göre nasıl etkilendiğidir. Yapısal olarak ülkemizdeki borçluluk oranları ve üretimdeki ithal girdi oranının yüksekliği en büyük kırılganlığımızı oluşturmaktadır. Devlet tarafında politika dolayısıyla borçluluk düşse de özel sektörün yüksek dış borç stoğu ve borcun yapısı dolayısıyla küresel ticari ve finansal durağanlığın etkisi büyük olmaktadır. Borçluluk derken sadece ülkemize has bir problem değildir bu borçluluk konusu. Yine bir çok ülkenin finansal genişleme döneminde kaynaklarını verimli kullanmaması sonucunda geri dönüşleri yeterince sağlayamamasından kaynaklanmaktadır. Amerika’dan Çin’e bir çok ülke kendi içerisinde bu süreçleri yaşamakta ve bazıları devam edecektir. Bu çerçevede Dünya genelinde 2020 yılı bir dengelenme yılı olarak geçmesi muhtemeldir. Tüm ülkeler kendi pozisyonlarını güçlendirebilmek adına ve yaralarını sarabilmek adına, ticari-parasal politikalarını uygulamaya devam edeceklerdir. Bu süreç içerisinde ülkelerin gündeminde Dijitalleşme ,kaynak problemleri, verimlilik, finansmana ulaşım, savaşlar, Pazar payları ve Borç ana gündem madderinin başlarında gelecektir.
Dünya bunları yaşarken ülkemizde yine bezer şekilde bir dengelenme döneminden geçecektir. 2 senelik durgunluktan çıkmaya çalışan piyasalarda birkaç aydır yaşanan iyileşme eğilimleri şirketlerin yüzünü az da olsa güldürmektedir. Tabi burada durgunluktan çıkılan hıza aldanmamak gerekmektedir. Faizlerin düşmesi tüketii ve erişilebilirlik anlamında kolaylıklar sağlamaktadır. Ancak burada en önemli nokta kaynağa erişebilmekten ziyade şirket içindeki verimlilik ve nakit akış dengesidir. Burada bahsettim nakit akış gelen para değildir.


Paylaştığım 2 tablo banka CEO’larının genel beklentisi üzerindedir. Genel görünüm itibariyle zirve yapılan yılları yaşamayacağımız net olarak görülmektedir. Ancak 2020 yılı itibariyle toparlanma ve dengeleme birçok alanda yaşanacaktır. Bankaların kredi verme iştahı ve büyüme beklentileri de genel olarak yukarı ivmelenmeyi perçinleyecektir.
Tabi ki daha önce söylediğim gibi geçtiğimiz senelerdeki hataya düşmemek için gerek bireysel anlamda gerekse şirketler özelinde iyi hesap yapılması gerekmektedir. Finansal kaynaklara ulaşabilirken, karlılık ve Pazar şartlarını göz ardı etmemek gerekmektedir.
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili
Yusuf ŞEHİTOĞLU tarafından yayımlandı
1981 yılı İnegöl doğumluyum. Bilgi Üniversitesi İşletme Yönetimi Yüksek Lisansımı (MBA) gerçekleştirdim. Yüksek Linsans Yönetim, finans, Pazarlama ve Satış, Strateji ve İş geliştirme alanlarını kapsamaktadır. Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. İlkokulu Gazipaşa ilk okulunda , sonrasında ise Turgutalp Anadolu Lisesinde okudum. Evli 2 çocuk babasıyım. İngilizce ve Almanca biliyorum.
Çocuk yaşlardan beri ticaretin içindeyim. Ailem 1948 yılında Yunanistan’dan önce İstanbul’a sonrasında ise maddi imkansızlıklardan ötürü İnegöl’e yerleşmiş , babam 60’lı yıllarda hayalindeki tavukçuluk işi ile ticaret hayatına atılmış. Sonrasında inşaat, ilaç, yem ve hayvancılık gibi alanlarda faaliyetlerini gösterirken benim de çalışmama gibi bir şansım olmadı. Simit, leblebi tozu, kırık yumurta satışı da ziyadesi ile yaptım Ayrıca İnşaatlarda kalıplardan çıkarılan çiviler tekrar toplanıp düzeltilip sağlam kalanları kullanılırdı. O iş de belirli bir ücret karşılığı benden sorulurdu
Sonrasında Üniversite dönemimde de çalıştım. Yaklaşık 3 yıl kadar AIESEC isminde bir derneğin Yönetim Kurulu üyeliğini yaptım . 200’e yakın ülkede faaliyetlerini sürdüren, mesai saatleriyle Uluslararası bir şirket gibi çalışan ve Hollanda Merkezinden şubelerine kadar herkesin öğrenci olduğu bir dernek. Ancak Türkiye ve Dünya’daki bir çok uluslararası ve ulusal şirketin partner olduğu bir dernek. Hem öğrencilerin yabancı ülkelerde iş tecrübesi kazanmasını sağlıyor hem de bulunduğu ülkedeki şehirlerde yer alan şubelerinde şirketlerle, derneklerle, Ticaret odalarıyla projeler gerçekleştiriyor. Bu sayede Bursa Sanayisindeki birçok kurum ve İstanbul’da birçok kurum ile işbirliğinde bulunma ve çalışma fırsatını yakaladım. BTSO, BUSİAD, TUSİAD, MÜSİAD, GESİAD, KALDER ve bunun gibi birçok kurum. Bu dönemlerde de ticari faaliyetlerim oldu.
AIESEC sonrasında Ekonomistler topluluğu ve ARI grubunda çalışmalarda bulundum. Aynı zamanda uluslararası ticaret alanında uzmanlığımı aldım. Akabinde bir dönemim Almanya’da hem eğitim hem de ticari çalışmalarla geçti. Sonrasında bir dönem Malta’da iş İngilizcesi uzmanlığım için bulundum ve sonrasında askere gittim.
2006 yılında askerlik dönüşünde çantamı aldım ve Çin’e mal getirmek için gittim. Döndüğümde Çin’den mal getirmeye başladım. Türkiye’deki birçok zincir markete, TV Satış kanallarına ve toptancılara ithalatını yaptığım ürünlerin satışını yapmaya başladım. Aynı zamanda uluslararası emtia piyasalarında da faaliyetlerim oldu. Demir, Şeker gibi…
Bugün inşaat , uluslararası ticaret , eğitim, danışmanlık ve takı alanlarında faaliyetlerimiz var.
İnşallah farklı sektörlerde de girişimlerimiz olacak.
İnşaat sektöründe konut ve işyeri projelerimizle yenilikçi, tüketici ihtiyaçlarına uyumlu ve ihtiyaçlarının farkındalığını sağlayan projeler gerçekleştiriyoruz. Uzun yıllara dayanan tecrübemiz ile müşterilerimize hizmet vermeye devam ediyoruz. Planlamamız ile birlikte inşaat hem inşaat alanında hem inşaat teknolojileri anlamında şehir dışında projeler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Eğitim ve danışmanlık alanların Learn ‘N Play markamızda çocuk gelişim merkezimizin faaliyetine başladık. Çocuk gelişim uzmanlarımızda iç sistemlerimizin oluşturduk. Önümüzdeki süreçte Franchise yoluyla zincirleştirmek istiyorum. Gelişim merkezimizde aynı zamanda yurtdışından ithal eğitici ve geliştirici oyuncak satışları yapılmaktadır. Aynı zamanda aile ve kişisel danışmanlık alanında faaliyetini sürdürmektedir. Bununla beraber Luzz Accessories markamızla yurtdışından getirdiğimiz takılarımızın satışını yapmaktayız. Bu alandaki çalışmamız daha çok online iş modeli olarak geliştirdiğimiz bir faaliyet alanımızdır.
İş hayatımız ile birlikte sivil toplum kuruluşlarındaki faaliyetlerim de devam etmektedir. Yaklaşık 18 senedir dernekçiliğin içerisindeyim. Bahsettiğim gibi AIESEC ile 19 yaşımda dernekçilik faaliyetim başladı. Aslında o biraz profesyönel çalışma alanıydı. Çünkü 19 yaşında ekibimizde 80-100 kişi çalışıyordu. Raporlama sistemlerinden bilançolarına, muhasebe proglamı Logo kullanımından projelendirmeye top yekün profesyonel bir çalışma alanıydı. AIESEC sonrasında ekonomistler topluluğu ve ARI grubunda dernekçilik faaliyetlerim sürdü. İnegöl’de dönüşümle birlikte Genç Müsiad’da 2 sene kadar görev yaptım. Sonrasında İnegöl Genç İşadamları Derneğinde 8 sene kadar faaliyetim oldu. 4 sene de Bursa Ticaret Sanayi Odası Genç Girişimciler Kurulu İcra Kurulunda görevim yaptım. 5 sene kadar da İnegöl Ticaret Sanayi Odası Meclis Üyeliğinde bulundum.
Tüm gönderileri Yusuf ŞEHİTOĞLU ile görüntüle