ÇÖZÜM ZAMANI!!!

Kur,faiz,enlflasyon ve develüasyon derken tüm Dünya’da ticaret savaşlarının tansiyonu yükseliyor. Eskiden topla tüfekle vuku bulan savaşlar bugün ziyadesiyle ekonomik olarak cereyan ediyor. Farklı kutuplarda, farklı menfaat eksenlerinde farklı ülkeler yer alıyor. En büyük gerçek ise Dünya’daki sermaye sahiplerinin yeni ekonomik düzeni oluştururken patronaj yapmak için kılıçları çekmesi oluyor. Çok uzun zamandır FED parasal sıkılaşma konusunu gündenme tutmakta ve muhtemelen bu sene içerisinde de 1 ya da 2 defa faiz arttırımıyla bunu tekrarlayacak gözükmektedir. Hal böyle olunca kırılganlığı yüksek olan ekonomilerde finansal etkileri hissedilir şekilde olacaktır. Diğer taraftan ticaret savaşları içerisinde oluşan gümrük duvarları, vergisel zorlamalar, ülkelerin ya da blokların kendi para birimleri ile ticaret yapmak isteyişleri, yeni pazarlar üzerindeki rekabet, Dünya’daki kaynaklar ve bir çok başlık ticaret savaşları içerisinde ülkelerin gündeminde yer alıyor.

Biz ne yapmalıyız?

Bu sorunun tek bir cevabı tabiki yok. İlk yapmamız gereken GÜÇLENMELİYİZ!!!

Fakat en büyük problemlerimizden biri olan cari açık ve cari açık finansmanı sorunun ana kalemlerinden. Yazılarımda da bahsediyorum ihracatımız artıyor. Fakat ithalatımız ihracatın üzerinde artış gösteriyor ki bu cari açığın oluşması anlamına geliyor. Oluşan açığında dış borç ile finanse edilmesi gerekiyor. Yüz birimlik üretim yapabilmemiz için kabaca %60’ını ithal etmemiz gerekiyor. Bu hesaplama içerisinde enerji girdileri de var.

İthalat İhracat

Bu çerçevede bazı bilgileri paylaşmak istiyorum ki çözüm konusunda daha netleşebilelim. Yukarıdaki tablo  ülkemizin Ocak-Haziran 2018 aralığında gümrük tarife istatistik pozizyonlarına göre ithalatımız ve ihracatımızı gösteriyor. Gümrük tarife istatistik pozisyonu demek uluslararası ticarete konu olan ürünlerin tüm ülkelerin standart bir şekilde tanıyabilmesi için kullanılan kodları demektir. Bu pozisyonlar kendi içerisinde alt başlıklandırılır. Liste aslında daha uzun ancak ben dış ticaret açığı verdiğimiz alanları ve bunlarından 100 Milyon TL üzeri olanları paylaşmak istedim. İşte tam da bu noktada harekete geçmeliyiz. İmalat,tarım,hayvancılık,teknoloji ve enerji gibi alanlarda aksiyon aldığımız takdirde kalıcı ve yapısal çözümlere ulaşabileceğiz.

Bunu yazarken işin finansal boyutunu da unutmamak gerekiyor. Finansal modellemede örneğin enerji yatırımı hedefliyorsanız karbon piyasaları ya da uluslararası fonlama mekanizmaları çalışıyor. Belki içinde bulunduğumuz konjonktürde finansman maliyeyi yüksek olacaktır ancak uzun dönemde yine kazanan biz olacağımıza adım gibi eminim.Buradaki en kritik nokta girişimcilerimizin artık herkesin yaptığı işlere yığılmasındansa farklı ve değer yaratacak alanlara ilgilerini vermeleri ve ufaktanda olsa bu alanlarda çalışmaya başlamalarıdır.

EKONOMİK SÜREÇ

Birkaç gün önce 100 günlük plan tüm bakanlıklar tarafından oluşturuldu ve kamuoyu ile paylaşıldı. Tüm bakanlıklar sorunların ana kalemlerini tespit etmiş ve bu doğrultuda icraatların olacağını zikrettiler. Takibi milli eğitimden spor bakanlığına kadar birçok alan ilgimizi çekiyor ancak ülkemizde ana gündem son hareketler sonrasında malumunuz ekonomi alanıdır. Bu çerçeve Hazine ve Maliye Bakanlığı 100 günlük planlarına ek olarak Yeni Ekonomik Modeli iş insanlarımız ve kamuoyu ile paylaştırlar.

Tasarımsal ve başlıkları ile özetlenen yeni ekonomik model açıklamasından piyasalar yeteri kadar tatmin olmadılar. Beklenti daha spesifik yorumlamalar ve çözümlerle önümüzdeki süreçte nasıl hareket edileceğinin paylaşılması yönündeydi. Bu noktada vergi düzenlemeleri, yapısal düzenlemeler, tasarruf alanları ve nasıl yapılacağı, para politikası, merkez bankası, cari açık finansmanı ve sanayi boyutu gibi başlıklar daha detaylandırılası bekleniyordu.

Yaşanılan develüasyon süreci maliyet bazlı enflasyonun yükselmesine neden oluyor. Bu beraberinde mal hareketinde bir durgunluk getirebilir. İşte bu noktada acil eylem planı ile vergisel düzenlemeler devreye sokulabilir. Tüm sektörler için standart KDV oranları, ÖTV düzenlemeleri, Kurumlar vergisi düzenlemeleri ve imalat sanayi için bazı teşvikler ilk planda harekete geçirilebilir. Diğer taraftan inşaata dayalı ekonomik modelden imalat sanayinin kalkınmasına geçmemiz gerekmektedir. Benim de yatırımcısı olduğum inşaat sektörü bir araç olarak uzun dönemli kullanılması oldukça zordur. Çünkü bir hisse senedi bir altın gibi gayrimenkulde bir yatırım aracı ve bir sonuçtur. Oluşturulan birikimler alternatif yatırım araçlarından birinde değerlendirilir ki bunlardan biri de gayrimenkuldür. Böylece daha uzun vadeli ya da kalıcı çözümlere ulaşabiliriz.

Kamusal ve hane halkı tasarruf eğilimi ve planlaması yönündeki yapılacaklar yatırımların finansmanı konusunda da önemli bir yer edinecektir. Merkez bankası politikaları ve sürdürülebilirlik üzerine yapılacak teknik çalışmalar da kısa zamanda toparlanmamızı sağlayacaktır.

 

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s