COVİD sürecinde normalleşme sinyallerini almaya başladık. İnşallah yakın zamanda herkes özlediği hayatına dönmüş olacak. Ekonomik olarak bir çok sektöre direk ya da dolaylı ciddi etkileri olan bu süreçte herkesin ağzından düşürmediği bir konuyu paylaşmak istiyorum. Paylaştığım tablo Dünya Gazetesi’nin yapmış olduğu bir araştırmada COVİD sürecindeki tüketici alışkanlıkları ele alıyor.
Ben burada ürün bazından ziyade Online işleyişi ele almak istiyorum. Covid öncesinde de konuşulan ancak Covid ile birlikte dillere pelesenk olan Dijitalleşme kavramını değerlendirelim istiyorum. Ülkemiz, sektörlerimiz ve insanlarımız olarak ne kadar hazırız?
Infografikte de gördüğümüz üzere Covid sürecinde 3 milyon kart ilk defa online alışverişte kullanılmış. Aslında bu bahsi geçen kullanıcı kitlesi belki de online alışverişe önyargılı bir kitleyken mecburiyetten dolayı tecrübe etmek durumunda kalmıştır. Bu süreçler yaşanmasaydı ilk defa kullanmış olan kitlenin deneyimlemesi uzun sürecekti. Diğer taraftan zaten uzun süredir ihtiyaçlarını online olarak karşılayan kitle var ki zaten bu süreç sonrasında da daha da online işleyişe sarılacaktır. Peki dijitalleşme dediğimiz konu sadece online alışverişten mi ibaret? Sosyal medya hesaplarımızı açtığımızda dijitalleşmiş oluyor muyuz? Şirketler instagram hesaplarıyla ne kadar dijitalleşmiş olacak.
İşte tam bu nokta altını çizmemiz gereken nokta olacak. Tabi ki bunlar tekil olarak sürecin içerisinde olan noktalardır. Örneğin sosyal medya hesaplarının kullanılması iletişim tarafında dijital kanalların kullanılmasıdır ki şirketlerin pazarlama fonksiyonu içerisinde yer alan bir kavramdır. Bundan sonraki süreçte otomasyon, robotik, nesnelerin iletişimi gibi kavramları çok duyuyor olacağız. Üretimlerde tüketici davranışlarının dijital takibinden başlayarak, toptan mal alacak bir bayinin siparişinden teslim edilip alınacak olan imzanın dijitalize edilmesine kadar geçen sürecin işletilmesini kapsar diyebiliriz. Burada kesinlikle Zoom üzerinden görüntülü görüşme yapmayı dijitalleşme olarak algılamamız gerekiyor. Bundan sonraki süreçte düşünce biçimleri yeni düzene hızlı bir şekilde adapte olmalıdır. Düşünce tarzı , iş yapış şekli olarak dijitalleşmeli, kısacası kafalar dijitalleşmeli. Aksi takdirde artık “Büyük balık küçük balığı değil, hızlık balık tüm balıkları yiyecek”.
1981 yılı İnegöl doğumluyum. Bilgi Üniversitesi İşletme Yönetimi Yüksek Lisansımı (MBA) gerçekleştirdim. Yüksek Linsans Yönetim, finans, Pazarlama ve Satış, Strateji ve İş geliştirme alanlarını kapsamaktadır. Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. İlkokulu Gazipaşa ilk okulunda , sonrasında ise Turgutalp Anadolu Lisesinde okudum. Evli 2 çocuk babasıyım. İngilizce ve Almanca biliyorum.
Çocuk yaşlardan beri ticaretin içindeyim. Ailem 1948 yılında Yunanistan’dan önce İstanbul’a sonrasında ise maddi imkansızlıklardan ötürü İnegöl’e yerleşmiş , babam 60’lı yıllarda hayalindeki tavukçuluk işi ile ticaret hayatına atılmış. Sonrasında inşaat, ilaç, yem ve hayvancılık gibi alanlarda faaliyetlerini gösterirken benim de çalışmama gibi bir şansım olmadı. Simit, leblebi tozu, kırık yumurta satışı da ziyadesi ile yaptım Ayrıca İnşaatlarda kalıplardan çıkarılan çiviler tekrar toplanıp düzeltilip sağlam kalanları kullanılırdı. O iş de belirli bir ücret karşılığı benden sorulurdu
Sonrasında Üniversite dönemimde de çalıştım. Yaklaşık 3 yıl kadar AIESEC isminde bir derneğin Yönetim Kurulu üyeliğini yaptım . 200’e yakın ülkede faaliyetlerini sürdüren, mesai saatleriyle Uluslararası bir şirket gibi çalışan ve Hollanda Merkezinden şubelerine kadar herkesin öğrenci olduğu bir dernek. Ancak Türkiye ve Dünya’daki bir çok uluslararası ve ulusal şirketin partner olduğu bir dernek. Hem öğrencilerin yabancı ülkelerde iş tecrübesi kazanmasını sağlıyor hem de bulunduğu ülkedeki şehirlerde yer alan şubelerinde şirketlerle, derneklerle, Ticaret odalarıyla projeler gerçekleştiriyor. Bu sayede Bursa Sanayisindeki birçok kurum ve İstanbul’da birçok kurum ile işbirliğinde bulunma ve çalışma fırsatını yakaladım. BTSO, BUSİAD, TUSİAD, MÜSİAD, GESİAD, KALDER ve bunun gibi birçok kurum. Bu dönemlerde de ticari faaliyetlerim oldu.
AIESEC sonrasında Ekonomistler topluluğu ve ARI grubunda çalışmalarda bulundum. Aynı zamanda uluslararası ticaret alanında uzmanlığımı aldım. Akabinde bir dönemim Almanya’da hem eğitim hem de ticari çalışmalarla geçti. Sonrasında bir dönem Malta’da iş İngilizcesi uzmanlığım için bulundum ve sonrasında askere gittim.
2006 yılında askerlik dönüşünde çantamı aldım ve Çin’e mal getirmek için gittim. Döndüğümde Çin’den mal getirmeye başladım. Türkiye’deki birçok zincir markete, TV Satış kanallarına ve toptancılara ithalatını yaptığım ürünlerin satışını yapmaya başladım. Aynı zamanda uluslararası emtia piyasalarında da faaliyetlerim oldu. Demir, Şeker gibi…
Bugün inşaat , uluslararası ticaret , eğitim, danışmanlık ve takı alanlarında faaliyetlerimiz var.
İnşallah farklı sektörlerde de girişimlerimiz olacak.
İnşaat sektöründe konut ve işyeri projelerimizle yenilikçi, tüketici ihtiyaçlarına uyumlu ve ihtiyaçlarının farkındalığını sağlayan projeler gerçekleştiriyoruz. Uzun yıllara dayanan tecrübemiz ile müşterilerimize hizmet vermeye devam ediyoruz. Planlamamız ile birlikte inşaat hem inşaat alanında hem inşaat teknolojileri anlamında şehir dışında projeler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Eğitim ve danışmanlık alanların Learn ‘N Play markamızda çocuk gelişim merkezimizin faaliyetine başladık. Çocuk gelişim uzmanlarımızda iç sistemlerimizin oluşturduk. Önümüzdeki süreçte Franchise yoluyla zincirleştirmek istiyorum. Gelişim merkezimizde aynı zamanda yurtdışından ithal eğitici ve geliştirici oyuncak satışları yapılmaktadır. Aynı zamanda aile ve kişisel danışmanlık alanında faaliyetini sürdürmektedir. Bununla beraber Luzz Accessories markamızla yurtdışından getirdiğimiz takılarımızın satışını yapmaktayız. Bu alandaki çalışmamız daha çok online iş modeli olarak geliştirdiğimiz bir faaliyet alanımızdır.
İş hayatımız ile birlikte sivil toplum kuruluşlarındaki faaliyetlerim de devam etmektedir. Yaklaşık 18 senedir dernekçiliğin içerisindeyim. Bahsettiğim gibi AIESEC ile 19 yaşımda dernekçilik faaliyetim başladı. Aslında o biraz profesyönel çalışma alanıydı. Çünkü 19 yaşında ekibimizde 80-100 kişi çalışıyordu. Raporlama sistemlerinden bilançolarına, muhasebe proglamı Logo kullanımından projelendirmeye top yekün profesyonel bir çalışma alanıydı. AIESEC sonrasında ekonomistler topluluğu ve ARI grubunda dernekçilik faaliyetlerim sürdü. İnegöl’de dönüşümle birlikte Genç Müsiad’da 2 sene kadar görev yaptım. Sonrasında İnegöl Genç İşadamları Derneğinde 8 sene kadar faaliyetim oldu. 4 sene de Bursa Ticaret Sanayi Odası Genç Girişimciler Kurulu İcra Kurulunda görevim yaptım. 5 sene kadar da İnegöl Ticaret Sanayi Odası Meclis Üyeliğinde bulundum.
Tüm gönderileri Yusuf ŞEHİTOĞLU ile görüntüle